Press enter to see results or esc to cancel.

Bir Varmış, Bir Yokmuşum

Her yıl değiştiğimin farkına varıyorum. Her yaş aldığımda hayatı anlamaya çalışıyor, hazmetmeye gayret ediyorum. İlkbaharımı hep taze tutmak istediğim için belki de… Bahçemden çiçeklerimi, masamdan vazomu eksik etmiyorum. Ne kadar uzun geçerse ilkbahar o kadar iyi, nasılsa gelecek sonbahar…

Bugün, 41’e bir kala, hayata yeniden başlamak, herkesi, her şeyi yeniden tanımak istiyorum. Zihnimi, hayatımı tazelemek, verilmemiş kararlarımı vermek, gidemediğim uzak ülkelere gitmek istiyorum. Keşkelerim, pişmanlıklarım olmadı hiç bu yaşıma kadar. Yaşadığım her şey, her olay benim istediğimdi. Belki yanlıştı, belki acı çektim ama her yarama pansuman yapmayı öğrendim. Her acıdan sonra daha güçlendim. Her acımı sırtıma duvar yaptım. Yaşadığım her acı, her olay beni ben yaptı. Çünkü biliyorum karşımıza çıkan herkesin, her şeyin bir sebebi var.

Karşımıza çıkan her şey, bir şeyler öğretir bize.

Canımı acıtanlara da, beni mutlu edenlere de eyvallah…

Biliyorum ki hepimiz bir suretle sınanırız. En sevdiğimizle, en korktuğumuzla sınanırız. Biz, duygu iniş çıkışlarıyla, kocaman dünyada küçük işlerle uğraşırken, hayat akıp gider. Bir bakarız ki; ‘’Bir varmış bir yokmuşum’’.

Başlangıç ve son arasındaki yıllar nasılda hızla geçer. Biz, dünyanın küçük işleriyle uğraşırken, farkına varamadan sona yaklaşırız. Son an da bir bakarız ki ; ‘’Bir varmış bir yokmuşum.’’

Başlangıç ve son arası nasıl bir hırstır ki; canını acıtır insan, hem kendinin, hem karşısındakinin. Sona varmadan bilmeli insan, her şeyin, her anın kıymetini.

Her 19 Eylül’de yeni bir sayfa açmak isterim hayata…

Yaşadıklarımla öğrendiğim, yaşayamadıklarımla heveslendiğim, her yeni güne, yeni taze bir bahar, hoş bir seda katmak isterim.

‘’Baki kalan bu kubbede hoş bir seda bırakmak’’ değil midir zaten?

Sevgiyle kalın…

 

Comments

Comments are disabled for this post