Issızlaşan Evde Ölümsüzleşen Aşk
Mehmet amcanın ölümünün üzerinden bir yıl geçmişti. Yazlığa gidince her zaman eve çıkmadan, alt katımızdaki Gülben teyzeme uğrarım mutlaka. Gülben teyzem her zamanki gibi makyajlı, tırnakları ojeli ve bakımlıydı. Evden mis gibi yemek kokuları geliyordu. Mutfağa girdiğimde 5-6 kişiye yetecek, 2-3 tencere yemek vardı. ‘Misafirin mi gelecek teyzeciğim?’ dediğimde; ‘’Hayır, her gün Mehmet’in sevdiği yemekleri yapıyorum. Masamızı hazırlıyorum. Birlikte oturuyor, masamızda yemeğimizi yiyoruz.’’ dedi. ‘’Bedeni çok acı çekiyordu gömdük ama ruhu benimle, O beni yalnız bırakmaz kızım.’’ dedi. Ve yaşlı gözlerle anlatmaya başladı. İlk tanıştıklarında ikiside okula gidiyormuş. İkiside İstanbul’da ama Gülben teyzenin ailesi varlıklı, kültürlü, tam bir İstanbul ailesi. Mehmet amcalar ise anadoludan göç etmiş, orta halli bir aile. Zaman geçip istemeye gittiklerinde Gülben teyzeyi vermemişler. Mehmet amca,
Kuru ekmeği benimle paylaşır, hayat arkadaşım olur musun ? ‘’ dediğinde ‘Paylaşırım.’ demiş Gülben teyze, ‘’Hayat seninle güzel çünkü…”
Gelinlik bile giymeden zorla küçük bir ev tutmuş. Domates kasasından koltuklar yapmış evlenmişler. Mehmet amca girişimciliği ve çalışkanlığıyla iş hayatında çok başarılı olmuş. İlk çocukları olunca Gülben teyzenin çalışmasına gerek kalmamış. Yıllar sonra Mehmet amca İstanbul’un en güzel gazinosunu işletirken, 30. evlilik yıldönümlerinde iki kızıyla birlikte Gülben teyzeye süpriz yapıp gelinlik giydirmiş ve nikah tazelemişler. Gülben teyze ‘’O anki heyecanımı hala unutamam’’ diyor. ‘’Biz aşktan önce birbirimizi çok sevdik, saydık. Önce çok iyi arkadaş, dost olduk. Hayata Dair her şeyimizi birlikte paylaştık dertleştik. Gün geldi tartıştık ama asla küs uyumadık. Şimdiki gençler aşık oluyor yada öyle sanıyor, heyecanları tutkuları 2-3 görüşmede sönüyor. Bizim zamanımızda erkeklerde söz namustu. Şimdiki erkeklerde, ilişkilerde değişik… Bekarların işi zor. En hasta günümde yataktan kalkamazken, Mehmet yemeğimi yedirdi. Hep bakımlı olmamı istediği için, o halimde ayak parmaklarıma bile ojemi sürerdi.
Her gün onun istediği gibi yaşıyorum. Ojemi sürüyorum. Makyajımı yapıyor, masamızı hazırlıyorum. O hep benim yanımda, bende zamanım gelince öleceğim ama bizim aşkımız, sevgimiz ölümsüzleşecek! ‘’ diyor.
Sahipleri ölünce ıssızlaşan evlerde böyle vefalı, sevgi dolu bir eş varsa aşkta ölümsüzleşiyor…
***
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, 26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos 1922’de zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Savaşı ile vatan topraklarımız düşman işgalinden kurtarılmış, milletimiz hürriyet ve bağımsızlık içinde yaşama onuruna kavuşmuştur. Birlik ve beraberlik anlayışı içerisinde; Kendisini tarih sahnesinden silmek isteyenlere, 30 Ağustos Zaferi ile tüm mazlum halklara da örnek teşkil edecek biçimde unutulmayacak bir ders vermiş olan milletimiz, hiçbir şekilde bağımsızlık ve hürriyetinden ödün vermeyeceğini, sonsuza kadar var olacağını tüm dünyaya kabul ettirmiştir. Bu toprakları kanlarıyla sulayan vatan evlatlarına layık olmanın inancı ve gayreti ile milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyor, canlarıyla bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum.
Sevgiyle kalın…
Comments
Comments are disabled for this post